AA49 | Asla Sızlanma

Çünkü sızlanmak, bir zalime etrafta bir kurban olduğunun haberini verir.

May 04, 2024

Biraz Sohbet:

Araştırmalar gösteriyor ki, şu anki köpek ırkının ataları geçmişin kurtları. Yaklaşık 20 bin yıl önce, köpekler, kurt atalarından ayrıştılar, son 2 ila 3 bin yılda evrimleştiler ve hatta bu ırkın cinslerinin çok büyük çoğunluğu son 200 ila 300 yılda ortaya çıktı.

Günümüz köpekleri, insanlara yaklaşabilme becerileriyle kurtlardan ayrıldı. Eski insan kabileleri, yaşadıkları alanın çevresine çöplerini bırakıyorlardı. Bu çöpler, kurtlar için ekstra bir besin kaynağıydı, ancak çoğu kurt, insanlara yaklaşmaktan çekiniyordu.

İnsanlarla arası nispeten daha iyi olan kurtlar, çöplere yaklaşıp beslene beslene diğerlerine oranla hem daha fazla çoğaldı, hem de insanlarla daha yakın ilişkiler kurdular.

İnsanlar ise kurtlardan ayrılan bu ırkı beslemeye ve evcilleştirmeye başladı. Böylece kurtların bir kısmı köpekler olarak evrimine devam etti.

Ancak, bir köpek de nihayetinde kendinde kurtlardan kalma genetik özellikler ve bazı köklü alışkanlıklar taşıyor.

Bunların belki de en önemlisi, “koşan her şey avdır” kabulü.

Avcı kurtlara göre de, nispeten evcilleşebilmiş köpeklere göre de koşan her şey avdır. Çünkü eğer bir varlık kendinden koşarak uzaklaşıyorsa, kurdun onu avlayabileceğini düşündüğü için koşuyordur, bu önkabul de onu otomatikman bir av haline getirir.

Ancient Dogs Weren't the Workhorses We Thought They Were | Smart News| Smithsonian Magazine

Peki biz insanlar, bundan nasıl bir hayat dersi alabiliriz?

Olaylara, kişilere, gelişmelere, kötü haberlere ve hatta belki felaketlere bile bir şekilde sakince, panik olmadan, soğukkanlı bir şekilde yaklaşmalıyız belki de.

Başımıza gelen her kötü şeyden kaçmak, koşarak uzaklaşmaya çalışmak, onları görmezden gelmek bizi bir av haline getiriyor ve bu av psikolojisi kişinin sırtına taşıması güç yükler bindiriyor.

Ava döndüğünü gören başkaları da senin duygu durumundan yararlanmak ve hesaplaşmak istiyor. Seni sıkıştırmak ve senden yararlanmak istiyor. Çoktan kapanması gereken dosyaları açıp intikam arıyor.

Dişini göstermediğin her an kuyruğunu kıstırmaya müsait oluyorsun.

Kişinin bu tarz konularla yüzleşebilme ve hesaplaşabilme becerisi, kişinin olgunlaşmasının en iyi sinyallerinden biri oluyor.

Bir kişi, yaşanan sorunları ne kadar hasıraltı ederse, o kadar zayıf kalıyor.

Mevzunun özeti şu, asla sızlanmayacağız, asla şikayet etmeyeceğiz, asla zayıflamayacağız. Ne yaşanacaksa yaşanacak ve ne gerekiyorsa yapılacak.

Düştüysek kalkacağız, yorulduysak dinleneceğiz, moralimizi bozduysak toparlayacağız.

Kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Kaçmayacağız, saklanmayacağız, kalabalığa karışmayacağız.

Maya Angelou bu konuyla ilgili şöyle diyor:

"Asla sızlanma. Sızlanmak, bir zalime etrafta bir kurban olduğunu haber verir”

Biraz Film:

Fantastic Mr. Fox (2009)

Çok uzun zamandır böyle farklı bir film izlememiştim. Aslında Wes Anderson’ı tanıyanlar bu filme ve onun ilginç, orijinal ve keyifli tarzına aşinadırlar, ancak ben kendisini ne yazık ki sadece Büyük Budapeşte Oteli filmiyle tanımıştım.

İzleyenler bilir, o film de bayağı büyülü bir dünyada geçiyordu.

Normal şartlar altında, yönetmenle, onun en iyi filmiyle tanışırsan, devamını da getirmeyi istersin. Ancak hayat koşturmacasından, ikinci bir Wes Anderson filmi izlememiştim.

Bu haftaya kısmetmiş.

Fantastic Mr. Fox bir stop-motion.

Filmin komedi filmi olması beklenir, ancak uzun zamandır böyle derin bir hikayesi olan başka bir komedi filmi izlediğimi sanmıyorum.

Basitçe anlatmak gerekirse, bu film artık vahşi hayatını ve atalarından kalan içgüdülerini bir kenara bırakıp, sorumlu, kariyer sahibi, ailesini önemseyen bir tilki haline dönmesi gereken Mr. Fox’un, “öteki-kendisiyle” hesaplaşmasının filmi.

Şunu size temin ederim ki, bu film daha önce izlediğiniz filmlere benzemiyor.

Mutlaka izlemenizi öneririm.

IMDB notu 7.9.

Ben 8.0 verdim.

Biraz Kitap:

Bu hafta kitap okumaya, kitap bitirmeye pek zamanım olmadı açıkçası. Ancak burayı da boş geçmek istemiyorum. O yüzden son zamanlarda okuduğum kitaplardan biri olan Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm kitabından çok sevdiğim bir alıntı paylaşayım sizlerle.

Kalorifer ustası Mösyö Paul’un yanına çırak giren Mahmut, bir zaman hevesle işe gittikten sonra artık işe gitmemeye başlıyor. İş dönüşleri ağlama krizlerine giriyor.

Bir gün, eve geldiğinde, boru dövmekten şişip kozadan parmaklarını bir oynatıp, bir ağzına dayayıp üfleyerek kendisini acındırmaya çalışır.

Ama babası ona şöyle der:

Hiç ağlayıp sızlama, parmaklarına sanat giriyor, tabi ki sızlayacak.

Ne güzel bir tasvir değil mi?

Parmaklara zanaat girmesi için, kafalara sanat girmesi için, hayatın her alanında sağlam adımlar atmak için yaptığımız her işin, mutlaka bir acısı ve sızısı vardır.

İşin tatlı kısmı da biraz budur.

Biraz Müzik:

Ah Bir Ataş Ver - Evrencan Gündüz

Yorumsuz bırakıyorum, türkünün ve yorumunun üstüne ekleyecek bir şey bulamıyorum. İyi dinlemeler.

Biraz Ben:

Geçen hafta yine üretken bir hafta oldu benim açımdan. Borsanın İzinden BLOG’a iki tane yeni yazı daha ekledim, belki okumak isterseniz diye paylaşıyorum.
- Trend Takipçisinin 7 Ölümcül Günahı
- Temettü Nedir? Temettü Hisseleri Nasıl Alınır? Bir Trader’ın Temettüye Bakışı Nasıl Olmalıdır?
Geçen hafta, uzun bir süredir her sene rutine bağladığımız gibi, ailecek 3 günlüğüne Akyaka’ya gittik. Yaz yaklaşınca, sezonu açmak babında mutlaka bir Akyaka ziyareti yapmayı rutin haline getirdik. Gökova çevresine konuşlanmış o muhteşem coğrafyayı ve özellikle Akyaka’yı çok seviyoruz.
- Bu vesileyle hem size o yöreden bir video paylaşayım, hem de bir soru sorayım, önce soru, sonra video:

Bu da harika Akyaka (Çınar ve Ada’nın seslerinden odaklanabilirseniz :))

Benimle ve projelerimle ilgili her şey şurada derli toplu:
- İbrahim Babadağı Linktree

Aklımın Akışı bülteninin 49. sayısının sonuna geldik.

Tüm desteğin için teşekkürler. Eğer bu bülteni sevdiysen LIKE’lamayı ve aşağıdaki butona basarak yorum yazmayı unutma.

Aklımın Akışı - İbrahim Babadağı

Discussion about this post