AA75 | Gümüş Madalya Sendromu
"Düşünsene, birinciden sonraki herkes aslında kaybeden ve sen de o kaybedenlerin en tepesindesin, senden daha iyi kaybeden kimse yok aslında."
Sevgili Aklımın Akışı okuyucuları.
sayıda yine beraberiz.
Bu haftaki bültenin derinlerine dalmadan önce, olur da kaçırırsanız diye, bültenin en altında sizlerle bazı önemli haberler paylaştım. O kısmı kaçrımayın.
Geçenlerde Jerry Seinfeld’in bir röportajını okudum, insanın “rekabetçi” doğasıyla ilgili ilginç bir şeyler söylüyor.
Bunu sizlerle de paylaşıp, üzerinde biraz kafa patlatmak istiyorum.
Şöyle diyor:
"Sanırım bir olimpiyat sporcusu olsaydım, ikinci olup gümüş madalyayı almak yerine sonucu olmayı tercih ederdim.
Altın zaten birinciye veriliyor, o harika. Bronz ise üçüncüye veriliyor, olaya "eh yarıştım ve bir şeyler başardım" diye bakıyorsun.
Ancak gümüş alan ikinci, neredeyse kazanmak üzereyken, ufak tefek hatalar yüzünden birincilikten, yani altın madalyadan oluyor ve yarışı ikinci bitiriyor.
İkinciliğe sevinmekten daha ağır bir şey oluşuyor sonra: "neden birinci olamadım, bu kadar yakına gelmişken birinciliği nasıl kaçırdım" keyifsizliği.
Düşünsene, birinciden sonraki herkes aslında kaybeden ve sen de o kaybedenlerin en tepesindesin, senden daha iyi kaybeden kimse yok aslında."
Cümlenin vuruculuğu ne kadar da dikkat çekici değil mi?
Gümüş madalya için, “senden daha iyi kaybeden kimse yok aslında” diyor.
İşin garibi ne biliyor musunuz?
Bu gerçekten de psikolojik olarak tam da böyle.
Yapılan bir araştırmada fark edilmiş ki, olimpiyat sporcuları arasında bronz madalya kazananlar, gümüş madalya kazananlardan daha mutluymuş.
Çünkü insanlar başarıya mutlak bir değerle değil, "olabilecekken olamayanlar" penceresinden de bakmaya meyilli.
Buna somut bir örnek ister misiniz?
Önce aşağıdaki videoyu izleyin.
Bildiğiniz gibi, geçen hafta Türk Kadın Milli Voleybol Takımı, 2025 FIVB Dünya Şampiyonası’nda finale çıkarak tarihinde ilk kez dünya ikincisi oldu. Finalde İtalya’ya 3-2 kaybettik ve gümüş madalya aldık.
Bu, Türkiye için tarihi bir başarı. Ama aynı zamanda Seinfeld’in dediği gibi, “gümüşün burukluğu” hissini de içinde taşıyor. Çünkü altın çok yakındı.
Tie-break’te sadece bloklardan 5-6 sayı kaybettik.
Bunu engelleseyedik belki de dünya şampiyonuyduk.
Şimdi her şeyi bırakın ve kızların suratlarına bakın.
Suratlar o kadar düşük ki, kaptan Eda tüm takıma bağırarak “GÜLÜMSEYİN, GÜLÜMSEYİN” diyor.
Yukarıda bahsettiğim Gümüş Madalya Sendromu aslında sadece sporcular için değil, hepimiz için geçerli bir ders.
İş dünyasında terfiye çok yaklaşırsın ama olmaz.
Yatırımda, “biraz daha bekleseydim daha çok kazanırdım” dersin.
Kişisel hayatta, çok çalıştığın ama son anda kaçırdığın fırsatların burukluğunu yaşarsın.
Hepsi birer “gümüş madalya sendromu”.
Halbuki mevzuya biraz daha farklı yaklaşmalıyız.
Zirveye çok yaklaşmak bazen altına ulaşmaktan bile daha motive edici olmalı. Çünkü artık biliyoruz ki, altın imkânsız değil. Eda kaptanın dediği gibi, “buralarda kaybetmeden, daha ilerisini kazanamıyorsunuz”
Hem bir söz vardır, “bazen durup şöyle bir manzaraya bakmadan, zirvede olduğunu anlayamazsın”
Bazı Önemli Haberler
Sevgili dostlar, iki önemli haberim var sizlere bu bültende.
Birincisi, artık Twitter tarafında abonelik içeriklerine başladım. Yani, artık sadece abonelere özel içerikler de üretiyorum. Borsa analizleri, hisse setupları, taramalar, listeler, kripto ve forex tarafında önemli paylaşımlar, finansal okur yazarlık içerikleri, teknik analiz, trade psikolojisi, risk yönetimi, kişisel gelişim, kitaplar, müzik ve aklınıza gelen ne varsa.
İkincisi, eğer Kripto ve Forex tarafında aktif işlem yapıyorsanız, çok aktif bir kapalı topluluk oluşturduk, bu topluluğu oluşturmaktaki amacımız oldukça güzel ve faydalı. Eğer forex ve kripto marketin içindeyseniz veya yeni başlamak istiyorsanız lütfen şu yazımı okuyarak aramıza katılın.
Güzel Bir Müzik ile Kapatalım mı?
Mükemmel bir kadro, mükemmel bir şarkı ile kapatalım bu haftayı dostlar.
Hayatımda yıllarca, yıllarca dinlemekten kesinlikle bıkmadığım şarkılardan biri.
Bu haftalık benden bu kadar dostlar.
Tüm destekleriniz için teşekkür ederim.
Sizden iki şey isteyeceğim.
Bu bülteni bugün, şimdi, en az 3 farklı arkadaşınıza, aile üyenize, iş arkadaşınıza mail yoluyla iletebilir misiniz? Hem onlar yararlanır, hem de ben yeni aboneler kazanırım.
Yorumlarınız beni mutlu ediyor, üşenmezseniz fikirlerinizi aşağıdaki butona basarak benimle paylaşabilir misiniz?
Haftaya görüşmek üzere.
Hiç bu açıdan düşünmemiştim doğrusu
Teşekkürler Başkan