AA61 | Yoldaki Tek İz
Artan çaba, derin öğrenmeye yol açıyorsa, daha önce hiç tercih edilmemiş bir yola girmek de ortalamanın üzerinde çabalamak değil midir?
Biraz Sohbet:
Sevgili dostlar,
Gelin beraber geçmişte yapılan bir deneyi canlandıralım.
Aşağıdaki resimde farklı formatlarda yazılmış ama içeriği AYNI iki metin var.
Gördüğünüz gibi bir tanesi daha kolay okunabilir, klasik harflerle yazılmış bir metin. Diğeri ise dijital bir el yazısıyla, neredeyse beyaza kaçan bir grilikte, diğerine göre ise daha kalın yazılmış.
Bu iki farklı formattaki aynı metni, 2010 yılında Princeton Üniversitesi Psikoloğu Daniel Oppenheimer’in yaptığı bir deneyin mantığıyla hazırladım.
Oppenheimer’in yaptığı deneyde iki farklı gruba, aynı bu şekilde iki farklı metin kağıdı veriliyor. Amaç öğrenmesi zor bir konunun öğretilmesi.
Bir grubun metni çok daha kolay okunabilirken, diğer grubun yazıları ağır bir el yazısıyla, boşlukları orantısız, satır araları eşit olmayan, neredeyse beyaza kayacak bir girilikte ve oldukça kalın puntolarla yazılmış.
Her iki gruba da ellerindeki metin kağıtlarını okumak için 5 dakikalık süre veriliyor.
Okumalar bittikten sonra bilgilerin hafızalarda kalmaması için gruplara çok alakasız başka bir iş veriyorlar.
Bu iş de tamamlandıktan sonra, grupları teste tabi tutuyorlar.
Çıkan sonuçlar ilginç.
Okunması zor olan yazının verildiği grup, konuyla ilgili soruların sorulduğu testte, diğer grubu ciddi bir oranda geride bırakıyor. Yani, bu grup, metni diğer gruba göre çok daha iyi hatırlıyor.
Yani, metni okumakta zorlanan grup, metni kolayca okuyan gruba oranla konuyu daha iyi öğreniyor.
Zor İyidir
Şimdi bir düşünelim, bu mevzuyu normal, pratik yaşamımıza nasıl adapte edebiliriz?
İşleyen demir ışıldar diye harika bir atasözümüz var, belki bu, tek başına bile bu deneyi destekleyen, harika bir atasözü.
O zaman, hayatta hiçbir şeyi kendi konfor alanımızdaki gibi basitçe, ezbere ve rutin kalıplarla yapmamamız, bize dip toplamda daha çok fayda sağlamaz mı?
İşe her gün gittiğimiz yoldan değil, daha önce hiç gitmediğimiz yeni bir yoldan bile gitsek, yürürken dükkanlara, esnafa, vitrinlere, apartmanlara, bahçelere baksak bu bizi olumlu anlamda çok iyi etkilemez mi?
Beynimizi pratik bir şekilde çalıştırmaz mı?
-
Evimle işim arası yaklaşık yarım saatlik bir yürüme mesafesi.
Son 1 yıldır her gün yürümeye çalışıyorum.
Hem gidişte, hem gelişte hep farklı yolları tercih etmeye çalışıyorum.
Bu bana o kadar iyi geliyor ki, şehrin tam ortasında daha önce hiç uğramadığım sokaklarda öyle güzel bahçeler, öyle güzel cafeler, öyle güzel vitrinler keşfediyorum ki.
Şimdi mesela çevremde gidip oturabileceğim çok farklı cafeler biliyorum, Çınar’ı götürebileceğim yeni parklar, bahçeler biliyorum, içinden ve yanından geçerken çok mutlu hissettiğim ağaçlar görüyorum.
Bunları hatırlıyorum, hafızama atıyorum, beynimi az da olsa çalıştırıyorum, bakış açımı uyandırıyorum.
İyi hissettiriyor.
-
Bir başka örnek.
Her okuduğum kitabın notlarını tek tek bir dijital not defterine yazıyorum. Böylece hem öğrendiğim şeylerin altını çiziyorum, hem de ileride, geçmişe gidip o kitapla ilgili önemli notları okuma ve o kitabı tekrar hatırlama fırsatı yakalıyorum.
Buna aktif okuma diyorum.
Bunu yaptığımdan beri, konuşmalarımda, sohbetlerimde, diyaloglarımda geçmişte okuduğum kitaplardan referanslar ve alıntılar kullanma oranım çok arttı.
Bu insanı hem entelektüel hissettiriyor, hem de kişinin iletişim/anlatı becerilerini geliştiriyor.
-
Muhtemelen bunu benim gibi dijital not defterine bir klavyeyle değil de, fiziki bir not defterine bir kalemle yapan kişinin bu yetenekler daha da sivrilecek.
Çünkü bilgisayarda klavyeyle 10 dakikada yazdığımız yazıyı elle, kağıt ve kalemle yarım saatte yazıyoruz. Bu yavaşlık bizi yazarken düşünmeye zorluyor, karar vermemizi geciktiriyor.
Yazarken bir yandan hangi bilgilerin gerekli olup olmadığını filtrelemeye fırsat buluyoruz. Gereksizleri eliyoruz.
-
Özetle, artan çaba, derin öğrenmeye yol açıyor.
Bu bizim gibi gelişim meraklıları için arzu edilmesi gereken bir zorluktur aslında. Çünkü deneyden de anlaşıldığı gibi, en iyi şekilde öğrenmenin yolu en çok zorlanmaktır.
Yani, mevcut yeteneklerimizin sınırlarını zorlayarak daha iyi öğreniriz.
Vücut geliştiriciler gibi düşünün, onlar periyodik olarak belli kas gruplarını zorlayıp onların gelişmesi için çabalıyorlar. O kaslardaki gerilme, güç, çaba, o kas kütlesinin genişlemesine, güçlenmesine yol açıyor.
Bu beynimiz için de geçerli.
Hayatın her alanında her şeyi farklı yapmaya, farklı yollara sapmaya, farklı insanlarla tanışmaya, farklı konuları araştırmaya, farklı konuları daha zor yoldan öğrenmeye çabalamak lazım.
Aklımın Akışı’nın 61. sayısını Ralph Waldo Emerson’un o güzel sözünü hafif değiştirerek bitirelim madem:
Yolun olduğu yere gidersen izin diğerleriyle karışır, daha önce hiç yol olarak kullanılmamış bir yerden gidersen, yoldaki tek iz senindir.
Biraz Müzik:
Bu hafta size bir şarkıdan değil, bir sanatçıdan paylaşım yapacağım.
Tabi ki onun benim ve benim gibilerin bahsine çok ihtiyacı yok, ancak yine de, bu kadar başarılı bir insanın henüz yaşarken böyle el üstünde tutulması bence çok önemli ve harika bir şey.
Bahsettiğim kişi Sertap Erener.
Geçen hafta, onun için hazırlanan Saygı1 konserini dinledik evde Cansuyla.
O kadar hoşumuza gitti ki.
Sertap Erener’in her bir şarkısı, muhteşem müzisyenler tarafından icra edilmiş, bazıları mükemmel olmuş, bazıları tam olmamış ama konser en başından en sonuna, Sertap Erener’in nasıl büyük bir müzisyen olduğunu ve ne mükemmel şarkılar seslendirdiğini bize hatırlatır olmuş.
Mutlaka izleyiniz:
Biraz Kitap:
Son birkaç haftadır birkaç farklı kitabı okuma denememin sonuç vermemesi üzerine ben de eski Türk klasiklerine döndüm ve yıllar yıllar önce okuduğum ve ağzımda iyi bir tat bırakan bu kitaba tekrar başladım.
Bu kitabın milli mücadelemiz sırasındaki Anadolu’yu, Anadolu halkını, oranın sosyolojisini, tanzimat dönemi aydınlarının bu sosyolojiyi anlayıp iletişime geçmekteki zorluğu, halkın ise tüm dünyadan ve ülkeden, ülkenin geçtiği süreçten kopukluğunu çok çok iyi yansıttığını düşünüyorum.
KESİNLİKLE okunmalı.
Bunun üstüne bir de Falih Rıfkı Atay’dan Zeytindağı ekleyin.
Tabi, bu iki kitap da çok bilinen kitaplar, muhtemelen çoktan okumuşsunuzdur. Eğer öyleyse, tekrar etmekte her zaman yarar var.
Kitaptan bir cümle, subay Ahmet Celal, inzivaya çekilmek için gittiği bir Anadolu köyünde, köy halkının tam da bozkırın ortasında donup kaldığını, dünyayı bırakın, ülkedeki gelişmelerden ve hatta kurtuluş savaşından bile bihaber olduklarını, medeniyetten olabildiğince uzak kaldıklarını ve binlerce yıl önceki ilkel davranış kalıplarını tekrarladıklarını görünce, onlara bir nutuk atıyor, bu nutuğu da şöyle bitiriyor:
“Çünkü, sizi evvela sizden, kendinizden kurtarmak lazımdır.”
Biraz Film:
Bu ara film izleme performansım düşük. Çok uzun süredir film izlemedim. Bu konu bayağı moralimi bozuyor, bir ara çok iyi bir tempo yakalamıştım ve eski klasikleri sırayla izliyordum. Çok keyif alıyordum. Ama bir süredir bunu başaramıyorum.
Ama boş geçmek de istemediğim için, her hafta bana katkı sağlayacak derinlikte kısa YouTube videoları izliyorum.
Bu haftaki videoyu sizle de paylaşayım.
Başlığı şöyle: Kitap, kitap okumuş olmak için okunmaz.
İzlemek için:
Biraz Ben:
Önümüzdeki Pazartesi, kitaplarımın yayınevi olan Epsilon Yayınevinin YouTube üzerinde yayınladığı Yazar Anlatıyor serisi için İstanbul’a gideceğim.
Her iki kitabımın da tanıtımını ve benimle yapılan röportajı kaydedeceğiz.
Bu YouTube için kamera karşısına geçtiğim ilk denemem olacak.
Belki cesaret bulursam, uzun zamandır hep ertelediğim şu YouTube projemi de hayata geçiririm, kim bilir.
Epsilon ile hazırlayacağımız program bitince ve yayınlanınca mutlaka linkini paylaşırım.
Ek olarak, bu hafta yeni kitabımın 200 adedini ıslak imzalı şekilde Trendyol üzerinden siparişe açtık. Bunu Twitter’da duyurdum, kitaplar çok hızlı bir şekilde tükendi. Umarım size de denk gelmiştir.
Bu haftalık benden bu kadar.
Tüm destekleriniz için teşekkür ederim.
Sizden iki şey isteyeceğim.
Bu bülteni bugün, şimdi, en az 3 farklı arkadaşınıza, aile üyenize, iş arkadaşınıza mail yoluyla iletebilir misiniz? Hem onlar yararlanır, hem de ben yeni aboneler kazanırım.
Yorumlarınız beni mutlu ediyor, üşenmezseniz fikirlerinizi aşağıdaki butona basarak benimle paylaşabilir misiniz?
Sonraki bültende görüşmek üzere, sevgiler.
Harika bir konuya değindiniz.
Bu gün kendinizi donattığınız her güzel eğitim ve bilginin, ileriki yaşlarda rahat bir hayat geçirmenizi sağlar. Gençlere her zaman önerim şartları zorlayarak eğitiminizi tamamlamanız.
Emeğinize sağlık
Zor gerçekten iyidir. Kıymetli olur!
Islak imzalı kitaplarının arasında özel olan 10 adet kadar kitap vardı, denk gelir diye hemen aldım. Ama gelmedi :):)
Kolay yoldan erişemeyeceğiz anladım. Seni bulup imzalatacağım artık. Zor olacak ama olsun!!