AA59 | Seni Sen Yapacak O Ateş
Yani dostum, Ayak olduğu sürece, derman da olacak.
Sevgili Aklımın Akışı okuyucuları, bültenimizin 59. sayısına hoş geldiniz.
Henry Ford şöyle diyor:
"Ürettiğimiz bütün Ford'lar birbirinin tıpatıp aynısıdır ama dünyada birbirinin aynısı iki insan bulamazsınız.
Her insan ve her yeni hayat, güneşin altında yepyeni bir şeydir.
Daha önce ona tıpatıp benzeyen hiçbir şey olmamıştır ve bundan sonra da olmayacaktır.
Genç bir insan, kendi hakkında düşünürken bunu unutmamalıdır. Kendisini diğer kişilerden ayıran bireysellik kıvılcımını yakalayıp, tüm çabasıyla o kıvılcımı bir ateşe çevirmelidir.
Toplum ve eğitim sistemi, bu ateşi söndürmeye çalışabilir, hepimizi, üretim bandındaki birer Ford gibi, aynı kalıptan çıkarmak isteyebilir ama size sözüm şudur: bu ateşi söndürtmeyin.
Sizi siz yapacak tek şey bu ateştir."
“ya hocam, burası Türkiye, kolay mı öyle kişinin kendi ateşini bulması, elinde suyla o ateşi söndürecek binlerce kişi var” diyorsunuz değil mi?
Yanlış değil.
Ancak, internetin olduğu hiçbir yerde bu tarz ağlamaları kabul etmemek gerekir.
Bu tarz ağlamalar, yapılmayana ve başarılmayana korunaklı birer sığınak sunar. Başarısızlığı dokunulmaz yapar, yapılmayanı sorgulanmaz yapar.
Halbuki bizim asıl bunlara düşman olmamız gerekir. Yapılamıyorsa neden yapılamıyor, nasıl yapılabilir diye sormamız gerekir. Başarısızlığı başarıya nasıl çevirebiliriz, neyi daha iyi yapabiliriz diye düşünmemiz gerekir.
Ülke şartları malum, sıkıntılar gırla.
Psikoloji de bu ortamda seni bulunduğun o başarısız zeminde rahat ettirmek istiyor, çünkü onun görevi seni psikolojik olarak korumak.
“Coğrafya kaderdir” diyor, “Zaten kimse yapamıyor baksana” diyor, “Yapsan da zaten vergisi, algısı, kuralı, kaidesi var, anlamsız bu çabalar” diyor.
Sen de bu dallardan birine tutunuyorsun, yorganı iyice çekip, içine giriyorsun, eline bir telefonu aldın mı, slide, slide, slide. Sonsuz döngü.
Halbuki internete erişebildiğin hiçbir yerde coğrafya kader değildir.
Ben 1984’lüyüm.
Türkiye’nin en iyi dönemlerinden birinde yetişip, kendi çabalarımızı da ekleyerek bir yerlere gelmiş bir jenerasyona dahilim.
Bizim kariyere başladığımız dönemde iş de çoktu, imkan da çoktu. Yatırım da çoktu, fırsat da çoktu. Kriz değil refah vardı. Olağanüstü şartlar ülkede değil, olsa olsa kişinin kendi hayatındaydı.
Benim hayatım da bu olağanüstü şartlara sahip hayatlardan biriydi.
Babadan kalma batık bir şirket. Vergi borçları. İcradan satılan fabrikalar, evler, arsalar. Devasa bir servetten, eksi bakiye yaşama düştüm, 15-16 yaşında.
Hayata sıfırdan değil eksiden başladım.
Çok uğraştım. Ama ülke de yardım etti, bunu inkar edemem.
Şimdi?
Hem kişinin kendi trajedileri, hem de kişinin tam karşısında bir ülke mevcut. Ev almak, araba almak, yaşam kurmak hayal. Evlenmek servet gerektiriyor. Piyasa dar, yabancı sınırlı, imkan, fırsat az.
O yüzden şimdinin insanına yukarı perdeden akıl vermek olmaz. Doğru değil. Önce onların dertlerini anlamak lazım. Kötü bir aile ortamı, geri kafalı bir toplum, özgürlük nedir unutmuş bir üniversite, mezun olsan iş bulamıyorsun, iş bulsan asgariden, evlensen ev kuramazsın, barınma sorunu, geçim derdi.
Tüm bunlar arasında insana “mücadeleye devam” demek belki keyif kaçırır. Haklılık payı da var.
Ancak bizim dönemde olmayan devasa büyük bir evren var:
İnternet.
Doğru kullanılırsa projeler, e-ticaret, trading, blogging, YouTube, abonelikler gibi sonsuz imkanlar var. Sıfırdan kurulan online başarı hikayeleri artık daha kolay. Daha imkanlı. Dünyanın her yerine proje yapıp bir şeyler satabileceğin veya oturduğun yerden al sat yaparak para kazanabileceğin bir ortam.
“Aklımdasın” diye sevgilimizi çaldırırdık biz Nokia 6110’dan.
Şimdi Avustralya’daki müşterinle anlık simultane çeviriyle görüntülü konuşuyorsun.
O yüzden, pes etmek mantıklı değil sevgili dostum.
Her defasında ufak veya büyük bir tuğlayla kendi kaleni inşa etmek zorundasın.
O denizi görmesek bile, bir gün ihtiyacımız olacak diye o gemiyi yapmak zorundayız.
Yoksa yataktan kalkmakla kalkmamak arasında ne fark var ki?
Mücadele yoksa, hayatın ne anlamı var ki?
Yani dostum, Ayak olduğu sürece, derman da olacak.
Mücadeleye devam.
Biraz Müzik:
Bu hafta size Ari Barokas’ı tanıtacağım. Bakmayın tanıttığıma, ben de yeni tanıştım.
Geçen hafta Peyk paylaşımından sonra, “acaba Peyk benzeri yeni gruplar var mıdır kaçırdığım” diye Google’a “Peyk benzeri gruplar” yazdım.
Last.fm’in Similar Bands önerisinde ilk sırada Ari Barokas vardı.
Araştırdım, meğersem Duman’ın eski basistiymiş.
Kendi bestelerini yaptığını hiç bilmiyordum.
Dinlemeye başladım ve çok sevdim.
Buyrun, Ari Barokas’ın Yaşıyorum Sil Baştan şarkısı.
Bu hafta sizlerle.
Gidiyorum yine içimde aşk var
Yelkeni aç yavaştan
Ölüyorum ben deyip de kaçmam
Yaşıyorum sil baştan
Biraz Kitap:
Bu kitabı Atölye topluluğumuzdan bir arkadaşım önermişti. Aldım, uzun bir süre başlayamadım.
Geçenlerde elime alıp başlayayım dedim. Çok hoşuma gitti.
En başından bugüne dünyanın kısa hikayesi, ama oldukça da uzun uzadıya anlatılmış.
Kalın bir kitap.
Ben böyle kronolojik anlatıları çok seviyorum. Dolu dolu oluyorlar. Tabi belirtmek lazım, okuması çok zor bir kitap çünkü sürekli bir bilgi bombardımanı var, kafa hiç dinlenmiyor, sürekli bir şeyleri öğreniyorsun :)
Ama katma değerli bir kitap.
Mutlaka öneririm.
Biraz Ben:
Geçen hafta yeni girişimimiz Bull Picks’i size anlattım, ancak aksilik bu ya, linkini vermemişim :)
Bildiğiniz gibi, Bull Picks, Türkiye’nin muhtemelen ilk “finans/trading” temalı e-ticaret sitesi.
Hala duyurusunu yapmadık, ancak satışlarımız başladı.
Adresimiz şöyle: https://bullpicks.run/
Eğer alışveriş yapmak isterseniz de, %20 indirim için şu kodu kullanın: akliminakisi
İyi haber: Atölye tarafında da Black Friday indirimi yaptık, %35’lik bir indirim mevcut, üstelik tüm eğitimlerde.
Kötü haber: Bugün ve yarın Black Friday indiriminin son 2 günü.
Eğer Atölye’den eğitimlerimi alıp aramıza katılmak istiyorsanız, şu kodu kullanarak eğitimleri %35 indirimli alabilirsiniz: yuzde35
Benden bu hafta bu kadar dostlar.
Sizden iki şey isteyeceğim.
Bu bülteni bugün, şimdi, en az 3 farklı arkadaşınıza, aile üyenize, iş arkadaşınıza mail yoluyla iletebilir misiniz? Hem onlar yararlanır, hem de ben yeni aboneler kazanırım.
Yorumlarınız beni mutlu ediyor, üşenmezseniz fikirlerinizi aşağıdaki butona basarak benimle paylaşabilir misiniz?
Sonraki bültende görüşmek üzere, sevgiler.
Ellerine sağlık Başkan.
İnsanları motive etme arzun hiç bitmiyor, iyi ki varsın.
Hepsi gibi bu da harika..