AA54 | Dünya Üzerindeki Belki de Tek Meslek: "Yapabilirim" Mesleği
Kişi şirketler, yöneticiler veya çevresi tarafından, "ne kadar büyük işleri halledebilir?” gözüyle notlanıyor ve kişiye ona göre pozisyon ve para veriliyor. Bu ne demek?
Biraz Sohbet:
Yıl 2011, kariyerimin ilk satış yöneticiliği pozisyonuna Pepsico - Frito Lay’de Manisa Satış Şefi olarak adım attım.
Öncesinde hep giriş seviye pozisyonlarda çalışırken, birden 2 distribütöre yayılmış, 12 kişilik bir tüccar-plasiyer satış ekibini yönetmeye başladım.

Bilmeyenler için: Tüccar Plasiyer pozisyonu giriş seviye bir satış pozisyonu ve satış temsilcileri şirketlerin kendilerine verdikleri araçlarla şirketlerin ürünlerini nokta nokta gezip sıcak satış yaparlar ve aynı zamanda tahsilatları da yönetirler.
Araçlar tabi ki binek araçlar değil, transitler, kamyonetler, kapalı kasalı ticari araçlar olur. Satışçı siparişi noktadan alır, zaten kendiyle birlikte taşıdığı ürünleri hemen noktaya bırakır, önceki satıştan vadesi gelen tahsilatını yapar, bir sonraki noktaya devam eder.
Satış yöneticiliğine başlamadan önce ben de yaklaşık 3 yıl Philip Morris’te aynı bu şekilde sıcak satışla noktalara sigara sattım (“sigara satmak”, yazması kötü hissettiriyor, şimdi şimdi anlıyorum)
Üsttekine benzer bir Ford Transit’i yaklaşık 3 yıl, sabahın 6’sında kontakt açmak kaydıyla akşama kadar nokta nokta gezdirdim. O yüzden Frito Lay’de satış yöneticiliğine başlamadan önce, bu konuda yeterince tecrübe edinmiştim.
Ekip Yönetmek
Ekip yönetmek her açıdan çok farklı bir tecrübe, çok zevkli tarafları olduğu gibi, aşırı zorlayıcı tarafları da bolca. Bir başka Aklımın Akışı’nda belki bu konuya tam bir bülten ayırırım, bu bültende size başka bir şeyden bahsedeceğim.
Ekiple tanışıp, kaynaştıktan sonra, ekipte bir şekilde kendini diğerlerinden sivrilten iki üç kişi tespit ettim. Her ekipte ortalamanın çok üstünde çalışan 2-3 kişi, ortalamanın çok altında çalışan 2-3 kişi oluyor, malum.
Fark ettim ki, ortalamanın üzerinde çalışan 2-3 kişi, ürettikleri katma değer açısından belki çok fark yaratmıyorlar ancak asıl fark onların “duruş” ve “zihin yapısından” geliyor.
Bir tanesi Çağlardı, o zamanlar 20’li yaşlarındaydı. Ben ne desem “hallederim şefim, merak etme, sen diğer işlere yoğunlaş, bu iş bende” derdi. Halledip halletmediğinden bağımsız olarak, bu cümleyi duymak bir yönetici için mükemmel bir rahatlamaydı.
Pek tabi ki, bu cümleyi kuran ama üst üste sonuç getiremeyen kişi sırıtır ve kendi içini boşaltır, ancak Çağlar bu cümleyi kurduktan sonra, çabaladığını bana gösterse bile yetiyordu bana. İstediğim işin eksiksiz tamamlanması daha az önemli hale geliyordu.
Öte yandan, söylediğim şeylere “tamam” deyip sonrasında kendi dünyasına dönen, önemsemeyen, takip etmeyen, sonuç getirmeyen diğerleri çok kısa sürede “önemsizler” klasörüne atıldı.
Sonrasında Çağlar gibi, Tahsin gibi, Alim gibi ortalamanın üstünde bir zihin yapısı olan arkadaşlara, şirkette daha iyi pozisyonlar açtık, onları distribütör bordrosundan şirket bordrosuna geçirdik, yeni roller ve sorumluluklar verdik, şef yaptık.
Geçmişe bakıp düşündüğümde, tüm özel sektör kariyerimin iş yapış konusunda tek bir özeti var: dünya üzerinde belki de tek meslek var, bu meslek de “yapabilirim” mesleği.
Özellikle çağın geldiği bu noktada, sorumluluklar, istekler, yapılacaklar bu kadar artmışken, odağı toplamak ve konsantre olmak da bu kadar zorken, eğer ekipten biri “ben bunu hallederim merak etme, bu iş bende” derse, bu bir yönetici için “altın” değerinde bir katkı.
Dolayısıyla, kişi şirketler, yöneticiler veya çevresi tarafından, "ne kadar büyük işleri halledebilir?” gözüyle notlanıyor ve kişiye ona göre pozisyon ve para veriliyor.
Eğer daha büyük işleri halledebilecek kadar güven veriyorsan, daha büyük işleri alıyorsun, daha büyük işleri alınca pazarlık gücün yükseliyor, daha büyük pozlar için potansiyel aday oluyorsun ve kariyerinde yükselmeye başlıyorsun.
Yabancılar buna “can do attitude” veya “FIO” (Figure It Out) Yaklaşımı” diyorlar.
Ben de mesela özel şirketlerde satış yöneticiliği yaparken kurduğum ekiplerde işe aldığım yeni kişilerde hep bu özelliğe bakıyorum.
Şu an şirketimde de yeni işe aldığım kişilerde aradığım en önemli özellik bu.
Eğer bir insan “ben hallederim bu işi” diyebiliyorsa, zaten ilk olarak “ben bu işi hallederim” diyebilecek bir iç motivasyona sahip oluyor. Bunu diyebilen kişi ilerledikçe karşısına çıkacak sorunları da çözmeye daha istekli oluyor.
Yapmak isteyen “yapacak bir yol bulur ve yapar”. Yapmak istemeyen “yapmamak için bir neden bulur ve yapmaz”.
İlkinden olmak büyük bir ayrıcalıktır.
Biraz Film:
Dune: Çöl Gezegeni (2021)
Kitaptan uyarlanma her filmin en büyük tehlikesi, kitabın hayran kitlesinin nefretinde boğulma tehlikesi :)
Dune da bu şekilde bir risk taşıyordu.
Hayatımı etkileyen en önemli serilerden biri olarak görüyorum Dune serisini. Tek kelimeyle mükemmel bir serüvendi tüm seriyi okumak, inanılmaz güzel bir evrene, olabilecek en keyifli şekilde davet edilmiştim okurken.
Dune serisinden sonra bilim kurgu/fantastik kurgu hayranlığım başlamıştı, bana çok büyük ve inanılmaz derin bir kapı açmıştı.
O yüzden filmine hep mesafeliydim, hep “kendi kafamdan hayal ettiğim evrenin, yakıştığı gibi tasarlanmaması” riskinden korkuyordum.
Korktuğum oldu mu? Evet oldu, ancak korktuğum şiddetle olmadı.
Yani, Dune: Çöl Gezegeni filmi kitap uyarlama işini çok iyi kotarmış. Çok keyifle izledim, bazı karakterler daha derinlemesine, bazı lokasyonlar daha detaylıca anlatılabilirdi ama, kitaba aşina olan birini tam olarak tatmin etmek neredeyse imkansız, o yüzden böylesi de iyi :)
Herkese öncelikle kitabı, sonra da filmi şiddetle öneririm.
Biraz Kitap:
Körlük - Jose Saramago
Bu kitabı bir dönem sıklıkla görüyordum sağda solda, ancak okumaya oturamamıştım. Geç olsun güç olmasın, başladım.
Bu tarz distopik hikayeleri çok seviyorum, hele ki post-nuclear distopik hikayelerin tek kelimeyle hastasıyım. Bu tam bu kategoriye girmese de, yine de etkileyici bir distopya bence.
Yüzüncü sayfa civarlarındayım, keyifle okuyorum, bir sonraki bültende birkaç alıntı paylaşırım. Ancak kitaptaki şu alıntıyı bu bültende sizle paylaşmak istiyorum:
Alevi en aydınlık mum, yolu en çok aydınlatan mumdur.
Biraz Müzik:
Foregone - In Flames
In Flames dinlemeyi 2006’da bırakmışım.
Hatırlıyorum, o zamanlar Come Clarity çıkmıştı. Bizim gibi die-hard In Flames fanları için büyük hayal kırıklığı idi.
Dile kolay, In Flames benim için Dark Tranquillity ve At The Gates ile birlikte “vazgeçilmesi teklif bile edilemez” üç melodik death metal grubundan biriydi.
Beni bu türe alıştıran ilk 5 albümün ikisi In Flames albümüydü: Whoracle ve The Jester Race. Hala hatırladıkça tüylerim diken diken olur.
İki başyapıt.
Grubun bu albümlerden Come Clarity ve A Sense of Purpose gibi “MTV metal” albümlerine geçişi bana koymuştu.
Yıl 2024.
Neredeyse 20 yıl sonra yeniden bir In Flames albümüne vuruldum. 1 aydır aralıksız dinliyorum.
Albüm: Foregone.
Eski tarzlarıyla yeni tarzlarının muhteşem bir karışımı olmuş. İçerisinden kesinlikle “şu şarkıyı dinleyin” diye ayırabileceğim artı bir şarkı yok. Tüm albümü dinleyin, eğer bu türü seviyorsanız.
Biraz Ben:
15 Örnekle Adım Adım Açıklamalı Teknik Analiz kitabımın ilk baskısı tükendi, ikinci baskıya başladık, 10 gün içerisinde satışa sunulacak. Yayınevinden gelen maili keyifle paylaşıyorum:
Kitaba olan tüm destekleriniz için teşekkürler. İkinci baskıda grafikleri bir tık daha büyüttük, ilk baskıda bazı grafikler okunamıyordu :( Birkaç düzeltme de yaptık. İkinci baskı daha güçlü bir şekilde geliyor.
İkinci kitabım olan Teknik Analiz’de Fiyatın Dili: Mumlar ve Mum Formasyonları kitabını da yayınevine teslim ettim, sanıyorum 2 ay içerisinde onu da raflarda göreceğiz. Bu kitapta da mumları ve mum formasyonları İNANILMAZ DETAYLI BİR ŞEKİLDE anlattım.
Yaklaşık 6 aydır üzerinde çalıştığım Trade Psikolojisi eğitimi sonunda yayınlandı. Almak isteyenler akliminakisi kupon koduyla %25 indirimli alabilirler.
Piyasanın Anahtarı: Trade Psikolojisi Eğitiminin detayları için TIKLA!
Aklımın Akışı bülteninin 54. sayısının sonuna geldik.
Tüm desteğin için teşekkürler. Eğer bu bülteni sevdiysen LIKE’lamayı ve aşağıdaki butona basarak yorum yazmayı unutma.
Aklımın Akışı’nın önceki 53 bültenini okumak istersen, şurayı ziyaret edebilirsin.
Eğer Trading ile profesyonel olarak ilgilenmek istiyorsan, Atölyemizi ziyaret edebilir, profesyonel eğitimlerime göz atabilirsin. Tıkla!
Borsanın İzinden BLOG’ta da onlarca yazı/ders/tecrübe paylaşımı ücretsiz bir şekilde seni bekliyor, ziyaret etmek için Tıkla!
Sosyal Medya hesaplarımı takip et: Borsanın İzinden Twitter / İbrahim Babadağı Instagram
YouTube kanalıma abone ol: Borsanın İzinden YouTube
Bunlar ve geri kalan tüm linkler, derli toplu şekilde şurada, TIKLA!
Haftaya görüşmek üzere.
Ibrahim hocam selamlar.Her hafta bizim motivasyonumuz için hayatınızın içinden tecrübelerinizi içtenlikle paylaşıyorsunuz.Bende kendi çapımda sizin bu motivosyonunuzun devamlılığı için like yada comment ile feedback yaparak destek olmaya çalışıyorum :) İyiki varsınız.
Elinize ve kaleminize sağlık İbrahim bey. Sabırsızlıkla bekliyoruz bültenleri.