AA53 | Bu Hayatta Bir Köşede Yorgunlukla Sızanlardan Daha Fazlası Olmalıyız.
Hayatınızı tasarlayarak, üzerinde ince ince düşünerek yaşamazsanız, yatağınızdan çıkmak için tek sebebiniz zorunluluklarınızsa, o zaman sizin için uyumakla yaşamak arasında bir fark yoktur.
Biraz Sohbet:
Yukarıdaki cümle Henry David Thoreau’ya ait. Çok anlamlı, derin bir cümle.
İmkanım olsa Liselere mutlaka "kişisel çevrenin tasarlanması" adlı bir ders koyardım, bu dersi iyi içeriklerle ve iyi öğretmenlerle beslerdim ve öğrencilere hayatlarının geri kalan kısmında çevrelerini ne kadar iyi tasarlarlarsa, o kadar verimli, mutlu ve katma değerli bir hayat süreceklerini anlatmaya çalışırdım.
Kişisel çevre tasarlama öyle basite alınabilecek bir şey değil. Hayatın kontrolsüz akışı gereği hayatımıza giren çıkan neredeyse kimseyi ölçüp, biçip, tartmıyoruz.
Hayatımızı kötü yönde etkileyen bir kişiyi bile hayatımızdan çıkarabilmemiz, artık "bu kadar da değil" denilen seviyeye gelince belki oluyor. Hatta o seviyede bile olmuyor.
Böyle olunca, hayatın rastgele akışının bizi denk getirdiği rastgele insanlarla bir hayat sürüyoruz. Okul hayatımızdaki çemberimiz, iş hayatımızdaki çemberimiz, sosyal yaşantımızdaki çemberimiz hep rastgele. O an kim denk gelmişse onunla tanışıp, sonra onunla ilerliyoruz.
Seçici değiliz, olmaya da fırsatımız yok.
Hal böyleyken, hayatımızda bize ilham veren, bizi geliştiren, bizi mutlu eden insanların sayısı tamamen şansa bağlı kalmış oluyor.
Çünkü meyveleri biz seçmiyoruz, "seçmece yok" deyip pazarcı dolduruyor torbaya.
Araya da bir türlü satamadığı veya satamayacağı çürükleri de karıştırıyor, bir şey diyemiyorsun.
Bu konu yaş aldıkça daha da önem kazanan hayati bir konu. Gereken önemi vermeye ne kadar erken başlarsak o kadar iyi.
Bu konu neden önemli?
Çünkü kiminle zaman geçirirsek bir şekilde ondan etkileniyoruz. Psikolojimiz, beynimiz, alışkanlıklarımız, motivasyonumuz etkileniyor. O yüzden, bize katma değeri olmayan, bizi bir adım ileri götürmeyen, bizi geliştirmeyen herkesle kopmak gerekiyor.
Bu çok acımasız bir bakış açısı gibi gelebilir ancak sınırlarını çizince çok da acımasız olmuyor. Mesela, yukarıda bahsettiğim "katma değer" kısmı illa ki bilgi, yetkinlik, veri olarak algılanmamalı. Entelektüel yaşamında zayıf, genel kültürü başlangıç seviyesinde, katma değeri sıfır olan biri eğer sana başka bir özelliğiyle MUTLULUK veriyorsa, bu da senin için aslında bir katma değerdir. Onunla konuşmak seni mutlu ediyorsa, bu da bir veridir.
Yani, "kişisel çevre tasarlama" mevzusu çok radikal bir mevzu değil, sadece size gerçekten dert veren, mutsuzluk veren, boş zaman geçirten insanlardan sıyrılıp, kendi rafine çemberinizi kurmakla alakalı.
Günümüzde bunun en büyük golünü sosyal medyada yiyoruz. Hayatta takip edemeyeceğimiz, görüşemeyeceğimiz, göremeyeceğimiz kadar kişiyi tek bir tıkla takip eder hale geldik. Binlerce kişinin düşünceleri, fikirleri önümüze düşüyor.
Kimisi zehir saçıyor, kimisi sürekli olumsuz, kimisinin ağzından hayırlı bir iş çıkmıyor, kimisi tembelliğinizi besliyor, kimisi vicdanınızı (rahatlamaması gereken şartlarda bile) rahatlatıyor.
Bunları takip etmeyi bırakıp, bir şeyler üreten, güzel şeyler paylaşan, katma değer yaratan, hayatı, en azından kendi payına düşeni, değiştirmeye çalışan insanları takip etmemiz gerekiyor.
Zaten onları takip edince, ister istemez kendinizi "geride kalmış" hissediyorsunuz.
Kilit nokta burada. Bu "geride kalmışlık" hissi sizin ilerlemenizin, adım atmanızın benzini oluyor. "Bu adam/kadın bunları nasıl yapıyor, bunları nasıl üretiyor, bunlara nasıl zaman buluyor, hayatını nasıl değiştirebiliyor" deyip siz de ilerlemek istiyorsunuz.
Özetle, kişisel çevrenizi sizi "geride kalmış hissettirecek" (olumsuz anlamda değil, anladınız siz :) ) kişilerle tasarlayın çünkü,
Bu hayatta sabah zorla uyanıp, bir iki kahvaltı edip, servise binip, işe gidip, orada zorunlu selamlaşmalar ve zorunlu sohbetlerle mesai doldurup, eve dönüp, yorgunlukla koltuğa uzanan ve orada sızıp gidenlerden daha fazlası olmalıyız.
Biraz Film:
The Big Short (2015)
Bizim finans camiasının el üstünde tuttuğu bir film The Big Short. Ancak, ilk izlememde “harika bir film” dememiştim.
Sağda solda film hakkında o kadar çok olumlama okudum ki.
Tekrar şans vermek istedim.
Peki ikinci izleyişte fikrim değişti mi?
Hayır.
Bu film kesinlikle abartıldığı gibi bir film değil. Çok daha güzel Wall Street filmleri var. Wolf of Wall Street veya Wall Street 1 / Wall Street Money Never Sleeps filmleri mesela, bu filmden çok daha üstün.
Bu filmin IMDB notu 7.8
Çok fazla.
Film en fazla 7 eder.
Yine de, sektörün içindeyseniz veya sektöre meraklıysanız, izlenmeli.
Biraz Kitap:
Bu hafta bültenin bu kısmını izninizle pas geçiyorum. Evet, bu hafta kötü bir okuyucuydum :|
Biraz Müzik:
The Jester’s Dance - In Flames
Beni Melodik Death Metal’e başlatan şarkı bu 2 dakikalık enstrümental şarkıdır. Bu şarkıyla birlikte önce In Flames, sonra Dark Tranquillity, sonra At the Gates derken, zehri aldık.
Şükür hala zehir damarlarımızda.
Bir de siz dinleyin.
Belki seversiniz, yeni kapılar açılır önünüzde.
Kesinlikle aşırı sert bir şarkı değil. İyi bir başlangıç şarkısı hatta.
Biraz Ben:
Bir süredir beklediğimiz o an geldi ve ilk kitabım hem internet mağazalarında hem de sokak kitapçılarında bulunabilir hale geldi.
Ancak ilk baskı neredeyse ilk gün tükendi, Hepsi Burada’da kalmadı, Trendyol’da kalmadı, D&R’de kalmadı. Sanıyorum sadece Amazon’da kaldı biraz.
Eğer almak isterseniz, Amazon’dan alabilirsiniz.
İnsanın kitabının çıkması hatta kitabın ilk baskısının saatler içerisinde tükenmesi güzel bir duyguymuş :)
Tabi ki siz olmasaydınız, olmazdı. O yüzden, hepinize bir de buradan teşekkür etmek istiyorum.
Borsanın İzinden çatısı altında Trading Mentörlüğü vermeye başladım. Eğer Trading konusunda ilerlediğini ama o son adımı bir türlü atamadığını düşünüyorsan, desteğe ihtiyacın varsa sana yardımcı olabilirim. Şurayı ziyaret et, bir incele derim:
Borsanın İzinden FIRSATLAR bölümünü ziyaret etmeyi unutmayın.
Aklımın Akışı bülteninin 53. sayısının sonuna geldik.
Tüm desteğin için teşekkürler. Eğer bu bülteni sevdiysen LIKE’lamayı ve aşağıdaki butona basarak yorum yazmayı unutma.
Aklımın Akışı’nın önceki 52 bültenini okumak istersen, şurayı ziyaret edebilirsin.
Eğer Trading ile profesyonel olarak ilgilenmek istiyorsan, Atölyemizi ziyaret edebilir, profesyonel eğitimlerime göz atabilirsin. Tıkla!
Borsanın İzinden BLOG’ta da onlarca yazı/ders/tecrübe paylaşımı ücretsiz bir şekilde seni bekliyor, ziyaret etmek için Tıkla!
Sosyal Medya hesaplarımı takip et: Borsanın İzinden / İbrahim Babadağı Instagram
YouTube kanalıma abone ol: Borsanın İzinden YouTube
Bunlar ve geri kalan tüm linkler, derli toplu şekilde şurada, TIKLA!
Haftaya görüşmek üzere.
"Kaleminize, emeklerinize sağlık, hocam. Saygısızlık olmazsa, bu haftaki kitap önerisini de ben yapayım. "Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü" Maud Ankaoua tarafından yazılan bir kitap. Herkese kesinlikle okumasını tavsiye ediyorum. İyi haftasonları."
Emeğine sağlık başkan. Teşekkürler...