AA48 | Sen Kumdan Kaleler Yaptıkça, Okyanus Sana Gülmektedir
Bir gün varız, bir gün yokuz, bari merhametli yaşayalım.
Biraz Sohbet:
Garsona sinirleniyorsun, adam işini yaparken tersliyorsun, üstten bakıp işindeki gücündeki adamın moralini bozuyorsun.
Eve yardımcı çağırıyorsun ama burnun havada, sürekli laf sokuyorsun, küçümsüyorsun, kendini konumlama çabasına girişiyorsun.
Tezgahtara ayar oluyorsun, onun da dertleri olduğunu unutuyorsun, belki geçinemiyor, para yetmiyor, belki ailesinden birileri hasta, yardıma ihtiyacı var, belki hayatın tüm yükünü taşımakla yükümlü.
İnsan gibi yaşamak varken sürekli kategorileştiriyorsun, sürekli grupluyorsun, sürekli herkesi belli bir hiyerarşiye sokuyorsun, kafa sürekli kast sistemi şeklinde çalışıyor.
Parayı bir “iyilik yapma aracı” olarak değil de, "statü kazanma aracı” olarak görüyorsun. Saygınlığı tırnaklarınla elde etmek yerine, paranla satın almaya çalışıyorsun.
Bazı zamanlar rüzgar tersten çok sert eser, bunu unutuyorsun, hayatın tersiyle yüzleşmen bir telefona bakar, bunu bilmezden geliyorsun.
Biraz daha para ve biraz daha şöhret için, biraz daha etkileşim için çabalayıp duruyorsun, ellerine olabilecek en fazla kumu toplamaya çabalıyıyorsun.
Halbuki yarın esecek bir rüzgara bakar her şey.
Çünkü, aslında “sen kumdan kaleler yaptıkça, okyanus sana gülmektedir.” (Halil Cibran - Ermiş kitabından)
Unutma dostum, ölüm herkesi eşitler.
Büyük İskender bir gün Diogenes'i bir yığın insan kemiğine dikkatle bakarken bulmuş.
Dayanamamış, ona, "neden saatlerdir bir yığın iskelete bakıp duruyorsun, kafayı mı yedin?” diye sormuş.
Diogenes şöyle demiş: "O kudretli, güçlü, zengin babanın kemiklerini arıyorum ama onları babanın kölelerinin kemiklerinden ayırt edemiyorum."
Bir gün varız, bir gün yokuz.
Bari merhametli yaşayalım.
Biraz Film:
The Man from Earth (2007)
Şu afişe baktıkça, yani, bu kadar güzel bir filmin afişi bu kadar kötü mü tasarlanır be kardeşim diye içerliyorum. Ancak olmuş bitmiş artık, yapacak bir şey yok.
En azından elimizde harika bir film var.
Neredeyse tamamı tek bir evde, hatta tek bir odada geçmesine rağmen, sıfır aksiyonlu, bol diyaloglu bir akış barındırmasına rağmen, sizi ekran başından dakika ayırmayacak bir film.
Yüksek düzeyde entelektüelite ve felsefi sorgulama içeriyor, karakterler dengeli, John’un hikaye anlatımına tam doğru zamanda dahil olup çıkıyorlar, hikaye yavaş yavaş örülüyor ve sonunda altın bir vuruşla bitiyor.
Hayatı, inanışları, kainatı, evreni sorgulayacağınız harika bir film.
IMDB notu 7.8, ben kolaylıkla 8.0 verdim.
Filmin bir yerinde, Harry, Edith’e şöyle diyor:
Edith, ben Tevrat'la büyüdüm, eşim Kur'an'la büyüdü, en büyük oğlum Ateist, en küçüğüm bir Scientologist, kızım Hinduizm okuyor. Yani, oturma odam kutsal bir savaş için oldukça müsait. Ama biz hepimiz “live and let live”, yani “yaşa ve yaşat” pratiğini benimsedik.
Ne güzel, live and let live.
Biraz Kitap:
Doğunun Limanları - Amin Maalouf
Sanıyorum bu kitabı bilmeyen pek azdır. Hem malum, bizim coğrafyada, Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında geçtiği için, hem de Ermeni meselesiyle ilgili (diğer tüm dış içeriklerde olduğu gibi) nispeten tek taraflı bir yazım içerdiği için, bizde popüler bu kitap.
Objektif olarak bakarsak, kitap mükemmel, oldukça bizden, tanıdık, karakterleri olgun, geçmişleri dolu, karakterler nispeten kısa bir kitaba oranla oldukça güzel olgunlaşmış.
Ancak okurken tabi, taraflı yazıma sinirlenebilirsiniz.
Yine de, bence mutlaka okunmalı.
Biraz Müzik:
Deniz Üstü Köpürür - Mary Jane
Cem Karaca gibi bir sesi, bir besteciyi, bir ustayı yeniden yorumlamak çok zor iş, çoğu kişi/grup da beceremiyor. Hele ki, bir kadın vokalle, bu iş daha zor.
Ancak yine de Mary Jane, bu işi iyi kotarmış. Geçen hafta bolca dinledim.
Özellikle saz sanatçısı ve gitarist çok iyi iş çıkarmış.
Biraz da siz dinleyin.
Biraz Ben:
Borsanın İzinden BLOG’a iki tane yeni yazı ekledim, belki okumak isterseniz paylaşıyorum.
Instagram tarafında yakında profesyonel bir ajans ile çalışmaya başlayacağız, her şeye kendim yetişemiyorum dostlar, biraz da destek lazım. Şimdiden takip edin: takip edebilir
Linkedin’de de buradayım.
Çok yakında harika bir projenin duyurusunu yapacağım, iki tane pırlanta gibi girişimcinin iş fikrine yatırım yaptım, proje tamamlanmak üzere. Stay tuned.
Kendimle ve projelerimle ilgili tüm linklerin bulunduğu, derli toplu bir sayfa hazırladım, mutlaka ziyaret edin: İbrahim Babadağı Linktree
Aklımın Akışı bülteninin 48. sayısının sonuna geldik.
Tüm desteğin için teşekkürler. Eğer bu bülteni sevdiysen LIKE’lamayı ve aşağıdaki butona basarak yorum yazmayı unutma.
Aklımın Akışı’nın önceki 47 bültenini okumak istersen, şurayı ziyaret edebilirsin.
Eğer Trading ile profesyonel olarak ilgilenmek istiyorsan, Atölyemizi ziyaret edebilir, profesyonel eğitimlerime göz atabilirsin. Tıkla!
Borsanın İzinden BLOG’ta da onlarca yazı/ders/tecrübe paylaşımı ücretsiz bir şekilde seni bekliyor, ziyaret etmek için Tıkla!
Sosyal Medya hesaplarımı takip et: Borsanın İzinden / İbrahim Babadağı Instagram
YouTube kanalıma abone ol: Borsanın İzinden YouTube
Bunlar ve geri kalan tüm linkler, derli toplu şekilde şurada, TIKLA!
Haftaya görüşmek üzere.
Her cumartesi sabahı, Aklımın Akışı'nı muştu bekker gibi bekliyorum.
Teşekkürler hocam.