AA38 | Rekabetin Psikolojisi
İnsanlar, ortalama maaşın üzerinde kazanmayı, ortalamadan daha az ama ilk senaryoya göre daha yüksek kazanmaya tercih ediyorlar, peki ama neden?
Ortalama aylık maaşın 75.000TL olduğu bir ortamda 60.000TL mi kazanmak istersiniz, ortalama aylık maaşın 25.000TL olduğu bir ortamda 40.000TL mi kazanmak istersiniz?
Siz bu soruya kendi cevabınızı düşünürken, ben hali hazırda yapılmış bir araştırmayı paylaşayım.
Bu araştırma “rekabet” üzerine yapılan bir araştırma ve insanlara ortalama yıllık maaşın 200.000$ olduğu bir dünyada 100.000$ mı, yoksa ortalama yıllık maaşın 25.000$ olduğu bir dünyada 50.000$ mı kazanmak istersiniz diye sormuşlar.
İnsanlar, ortalama maaşın üzerinde kazanmayı, ortalamadan daha az ama ilk senaryoya göre daha yüksek kazanmaya tercih etmişler.
Yani, “daha çok kazanmak” değil, “diğer insanlara göre daha çok kazanmak” daha önemli bir tercih sebebi olmuş.
İlginç değil mi?
İşte burada, rekabetin psikolojisi devreye giriyor.
Rekabetin Psikolojisi bir Davranışsal Psikoloji konusu.
İnsanlar rekabet halinde olmayı bir şekilde seviyorlar, ancak rekabet ederken kendilerinin kaybetme ihtimallerinin normalden daha fazla olduğunu sezerlerse, o rekabetten de uzak da duruyorlar.
Çünkü insan psikolojisi dakikasında kişiyi “olası risklere” karşı koruma çabasına giriyor ve şöyle diyor:
“bu rekabette çok fazla rakip var, kaybetme ihtimalin yüksek, eğer kaybedersen üzüleceksin, üzülürsen kendine zarar vereceksin, o yüzden sen hiç bu toplara girme”
Peki, bir rekabet nasıl kaybedilir? Mesela, o rekabet konusunda rakibiniz çoksa, kazanma ihtimaliniz de düşüktür.
Yani, katılımcı sayısı arttıkça, sizin kazanma ihtimaliniz düşer.
2009 yılında yayınlanan akademik bir araştırma, buna N-Effect ismini vermiş.
Mevzu şu: rekabet edeceğiniz grubun büyüklüğü, rekabet motivasyonunuzla ters orantılı.
Mesela, bir sınava girenlerin sayısı arttıkça, ortalama başarı puanları düşüyor. Aynı şekilde, sınava girenlerin sayısı arttıkça, sınavı bitirme süresi de artıyor.
Ya da şöyle düşünelim, bir ağacın meyvelerini toplama yarışmasına dahil oldunuz diyelim. Ağacın meyveleri yere yakın, yani hoplayıp zıplamadan, merdiven dayanamadan, sadece ufak bir el hareketiyle yukarı uzanarak bu meyveleri toplayabilecek durumdasınız.
Haliyle, bu yarışmaya katılan çok olur.
Ancak siz, bu yarışmaya katılan sayısı arttıkça, bu yarışmaya katılmak istemez hale geliyorsunuz çünkü çok fazla rakibinizin olduğunu bilmek sabit ödüle çok daha fazla kişinin saldırması anlamına geldiği için, sizi demotive ediyor.
Ama bir başka ağacın, bir başka meyvesini toplama yarışması hayal edelim. Bu sefer meyveler ağacın tepesinde, yani zıplayarak alamazsınız. Yaratıcı bir şeyler düşünmeli, farklı yollar denemelisiniz.
İşte bu sefer, bu yarışmaya katılan sayısı azalıyor, siz de bu yarışmaya katılmaya daha istekli ve daha motive oluyorsunuz.
Çünkü ilk yarışmada tek bir ödül için 200 kişi rekabet halindeyken, ikinci yarışmada aynı ödül için 10 kişi rekabet halinde.
Böylece relatif olarak psikolojiniz "sizi mutluluğa ve motivasyona götüren” daha az rakipli yolu seçiyor.
İnsan okudukça, araştırdıkça Psikoloji konusunu daha da deşiyor, yaptığımız hareketlerin, kaçındığımız konuların, ardından koştuğumuz mevzuların arkasında tamamen psikolojik bir karar mekanizması olduğunu anlıyor.
Herkese bol bol psikoloji okuyabildiğiniz güzel günler dilerim dostlar.
Haftanın Şarkısı
Sizle biraz sonra paylaşacağım şarkıyı, “beni Metalle tanıştır” diyen her dostuma mutlaka yazardım, hepsi de istisnasız çok severdi, sizin de seveceğinizi düşünüyorum çünkü girişindeki davul partisyonlarıyla, Dave Mustaine’in şarkıya girişiyle, vokalleriyle, melodileriyle, nakaratıyla bence tam bir “Metal’e Giriş” parçası.
Megadeth’in efsane 90’lar kadrosunun eseri. Cryptic Writings albümünden, Trust.
My body aches from mistakes
Betrayed by lust
We lied to each other so much
That in nothing we trust
Aklımın Akışı bülteninin 38. sayısının sonuna geldik.
Tüm desteğin için teşekkürler. Eğer bu bülteni sevdiysen LIKE’lamayı ve aşağıdaki butona basarak yorum yazmayı unutma.
Aklımın Akışı’nın önceki 37 bültenini okumak istersen, şurayı ziyaret edebilirsin.
Eğer Trading ile profesyonel olarak ilgilenmek istiyorsan, Atölyemizi ziyaret edebilir, profesyonel eğitimlerime göz atabilirsin. Tıkla!
Borsanın İzinden BLOG’ta da onlarca yazı/ders/tecrübe paylaşımı ücretsiz bir şekilde seni bekliyor, ziyaret etmek için Tıkla!
Twitter hesaplarımı takip et: Borsanın İzinden / Trading Motivasyonu / İbrahim Babadağı Instagram
YouTube kanalıma abone ol: Borsanın İzinden YouTube
Bunlar ve geri kalan tüm linkler, derli toplu şekilde şurada, TIKLA!
Haftaya görüşmek üzere.
Nedeni söyliyim. Ortalamanın üstünde kazanmak, insana daha iyi yaşam imkanı verir. Tabi kazanabiliyor isen. Çünkü işin zor yanı ortalamanın üzerinde kazanmak da herkese nasip olmaz. Ama yüksek ortalamalı biryerde ortlma altında kazanmak kolaydır vede diğerin e göre daha iyi yaşama şansı vardır. Bunu kendi hayatımdan deneylemiş sayarım kendimi. Şöyle. ABd de öğrenci olarak 2sene yaşadım. 2defa araba aldım. Rahat yaşadım gezdim tozdum. Gelirimde öğrenci bursuydu. Tr ye döndüm. Koç da işe girdim. İstanbula taşındım. 2sene çalıştım. İstifa edip İzmire döndüm. Ortalama üzerinde kazanmama rağmen.niye.. Ortam berbattı. Huzur yoktu. Paran olsa ne olacak dedim vazgeçtim. Bu dediğim yıllar 70 in sonlarydı. Şu aralar yine o yıllara benzer haldeyiz.
İlave yapayım. Zaman ve mekan vede imkan vede düşünme kabiliyeti. Bunlarda secimde çok önemli. Mesela abd de ortalama altında kazanmayı tr de orta kazanç üstü yaşamı mı tercih edersin, yada mısırda Afrika da ırakda ort üstü yaşamı tr de ort. altı kazanca mı diye sorulsa.. İlkinde abd yi 2cide tr yi secerim derim. Bu kişiye görede değişebilir.